Sincan Masaj Salonu-Masöz Esra

Sincan Masaj Salonu-Masöz Esra

Sincan Masaj Salonu-Masöz Esra Bu, düztabanlıktan ya da tavÅŸan dudaklı olmaktan daha azca bir talihsizlik veya kusur deÄŸildi, fakat Kensington’daki görece özgürlüklerden sonra Florence evindeki yaÅŸamı iyice baskıcı buluyordu, anlayışla bakamıyordu. ÖrneÄŸin, her sabah yatağını toplamak zor gelmiyordu -hep yapmıştı bunu- ama her kahvaltı sofrasında bunu yapıp yapmadığının sorulmasına bozuluyordu. Evden uzun süre ayrı kaldığında sık sık olduÄŸu ÅŸeklinde, babası içinde kompleks duygular doÄŸuruyordu. Onu fiziksel olarak itici bulmuÅŸ olduÄŸu, görmeye nerede ise katlanamadığı zamanlar vardı – parlayan kel başı, minik beyaz elleri, iÅŸini geliÅŸtirmek ve daha da çok para kazanmak için durmadan planlar yapması.

Ve acayip ÅŸekilde serpiÅŸtirilmiÅŸ vurgulamalarıyla hem yaltaklanan hem buyurgan tiz tenor sesi. Babasının Poole’de- ki marinada tuttuÄŸu ve Åžekerleme gibi gülünç bir ad taşıyan teknesiyle ilgili coÅŸkulu haberlerini dinlemekten nefret ediyordu. Yeni bir yelken türü, tekne-kıyı radyosu, özel bir tekne cilası ile alakalı konuÅŸmaları sinirine dokunuyordu. Babası giderken Florence’i de yanına alıyordu ve birkaç kere, on iki ve on üç yaÅŸlarındayken, ta Cherbourg civarlarındaki Carteret’e kadar gitmiÅŸlerdi. O yolculuklardan hiç söz etmezlerdi. Babası onu bir daha davet etmemiÅŸti, Florence de bundan memnundu.

Sincan Masaj Salonu-Masöz Esra

Fakat bazen, içinde korumacı bir duygu ve suçlulukla karışık bir sevgi doğunca babası otururken yanına gider, kollarını boynuna dolar ve başının tepesini öper, temiz kokusundan hoşlanıp sarılırdı ona. Tüm bunları yapar, sonra da yapmış olduğu için kendinden nefret ederdi. Kız kardeşi de, yeni edinmiş olduğu Cockney aksanıyla, piyanodaki kültürlü salaklığıyla sinirine dokunuyordu. Ruth dört vuruşluk bir ölçüyü sayamıyormuş numarası yaparsa babalarının isteğine uyup bir Sousa marşını nasıl çalacaklardı? Her zamanki benzer biçimde Florence duygularını ailesinden gizlemeyi beceriyordu.

Çaba gerektirmiyordu bu – yalnız dikkati çekmeden yapabildiÄŸi sürece odadan çıkıp gidiyordu, annesiyle babasına yahut kız kardeÅŸine kötü ya da kırıcı bir ÅŸey söylemediÄŸi için sonradan memnun oluyordu; söyleseydi sabaha kadar kabahatluluk duygusundan uyuyamazdı. Durmadan kendisine ailesini ne kadar sevdiÄŸini söylüyor, böylece sessizliÄŸin tuzağına daha da düşüyordu. İnsanların tartışabileceklerini, hatta sertçe tartışabileceklerini, sonra barışacaklarını biliyordu pekâlâ. Ama nasıl baÅŸlamış olacağını bilmiyordu – havayı temizleyecek kavganın inceliÄŸini bilmiyordu,