Sincan Masaj Salonu Bengi Hanım

Sincan Masaj Salonu

“Çünkü birazcık yırtıcı görünüyordun, sanki kavgadan çıkmış gibiydin.” “Sabahleyin bisiklete binmiÅŸtim.” Edward’ın yüzünü daha iyi görebilmek için dirseÄŸine dayanıp doÄŸruldu Florence. Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Bir baÅŸka yetiÅŸkinin gözlerinin içine, utanmadan, sıkılmadan, kesintisiz bir dakika Sincan Masaj Salonu bakmak, her ikisi için de yeni ve baÅŸ döndürücü bir deneyimdi. SeviÅŸmeye en yakın durumdaydılar, Edward böyle düşünmüştü. Florence Edward’ın aÄŸzındaki otu çekip aldı. ‘Tam bir taÅŸralı hödüksün.” “Haydi fakat. BaÅŸka ne?” “Pekâlâ. Kapıda durup, sanki orası sana aitmiÅŸ gibi her insana teker teker baktın. Gururla. Yo, kısaca küstahça.”

Bunu duyar duymaz güldü Edward. “fakat ben kendime kızıyordum.” Sonra beni görmüş oldun,” dedi Florence. “Ve gözlerini dikip beni utandırmaya karar verdin.” “DoÄŸru deÄŸil. Sen bana baktın ve ikinci bir kere bakmaya deÄŸmediÄŸime karar verdin.” Florence onu öptü, dolu dolu deÄŸil, ama kışkırtırcasına, ya da Edward öyle düşündü. O ilk günlerde Edward Florence’in ÅŸu iyi aileden gelen, onunla yatmaya, aynı zamanda derhal, hazır efsanevi kızlardan biri olması olasılığını düşük görüyordu. Fakat olsa bile açık havada yapılmazdı bu, ayakaltındaki bu nehir kıyısında.

Sincan Masaj Salonu

Florence ona döndü. “Seni merak ediyordum.” Fakat vaziyet bu kadar bile somut deÄŸildi. O sırada, merakını gidermek bile aklına gelmemiÅŸti Florence’in. Tanışmak üzere olduklarını düşünmüyordu, veya bunu mümkün kılmak için yapması gereken bir ÅŸey olduÄŸunu. Sanki kendi merakının kendisiyle bir ilgisi yoktu, orada olmayan birisiydi sanki. Âşık olmak ona, kendisinin ne kadar tuhaf olduÄŸunu göstermekteydi, basit düşüncelere davranış gereÄŸi ne kadar gömülmüş bulunduÄŸunu. Edward ne vakit, ‘nasıl hissediyorsun?’ yahut ‘Ne düşünüyorsun?’ diye sorsa hep garip bir cevap veriyordu.

BaÅŸkalarında bulunan basit bir zihinsel hünere, hiç kimsenin söz etmeyeceÄŸi kadar basit bir özelliÄŸe, hem insanoÄŸlu ve vakalarla bununla beraber kendi ihtiyaçları ve arzularıyla dolaysız bir duyusal baÄŸlantıya haiz olmadığını keÅŸfetmesi bu kadar uzun mu süre gelmiÅŸtü? Tüm bu yılları kendi içine kapanarak geçirmiÅŸti ve tuhaftır ki kendisinden de soyutlanmış, geriye bakmayı istememiÅŸ, buna cesaret de edememiÅŸti. Ağır ve alçak kiriÅŸli, taÅŸ zeminli yankılı salonda o ilk birkaç saniyede, ilk bakışmalarında, Edward’la arasındaki problemler aslına bakarsan mevcuttu.