Sincan Mutlu Son Masaj Salonu
Sincan Mutlu Son
“hemen hemen değil.” Yerle temas etmiş olduğu anda kemiklerinin tuzla buz olacağını bildiği, Ankara Sincan Mutlu Son beklenti dolu birkaç saniye geçirdi. Bunu düşününce sırıttı. Jilet keskinliğindeki kırık kemikleri, yaralı, şişmiş iç organlarını parçalayacak ve bu organlar tıpkı su dolu balonlar gibi patlayacaktı; derisi sıvı fazlalığından yırtılacak ve bu kez akan kendi kanı olacaktı. Acı, o keyif verici acı, onu yok edecekti.
En azından bir süreliğine.
Ankara Sincan Mutlu Son
Gülüşü yavaşça soldu. Günler, eğer kendine yeterince zarar vermeyi başaramazsa saatler içinde vücudu kendini iyileştirecekti, tamamen ve kusursuz bir halde. Sapasağlam uyanacaktı ve Acı yine, zihninde ona emir veren, yok sayılamayacak kadar yüksek bir ses halini alacaktı. Ama ah, kemikleri tekrar toparlanmadan, organları bir araya gelmeden, derisi birleşmeden, kan yeniden damarlarına pompalanmadan önce, bir süreliğine nirvanaya ulaşacaktı. Gerçek cennet. Mükemmel bir şekilde kendinden geçecekti. Acının bununla beraber getirdiği o büyük, benzeri olmayan mutlulukla kıvranacaktı; bu onun tek zevk deposuydı. İblisi memnuniyetle mırıldanacak, duygu yoğunluğundan öylesine sarhoş olacak ki mevzuşmaya mecali olmayacaktı ve Reyes böylece keyif verici huzuru tadacaktı.
Bir süreliğine. Her zaman için yalnızca kısa bir süreliğine.
Sincan Mutlu Son
Bu iç karartıcı düşünceyi bastırmak için, “Huzurumun ne kadar geçici bulunduğunun bana bîr kere daha hatırlatılmasına ihtiyacım yok,” diye mırıldandı. Süreın ne kadar hızlı geçtiğinin farkındaydı. Bir yıl, bazen bir gün gibi gelirdi. Bir gün bazen yalnızca bir dakikadan başka bir şey değildi.
Fakat bazen de her şey sonsuzluk gibi gelirdi. Karanlığın Efendisi’nin hayatının bir sürü çelişkisinden yalnızca biri.
Atla, dedi Acı. Sonra Atla! Atla! Diye ısrar etti.
Gülüşü yavaşça soldu. Günler, eğer kendine yeterince zarar vermeyi başaramazsa saatler içinde vücudu kendini iyileştirecekti, tamamen ve kusursuz bir halde. Sapasağlam uyanacaktı ve Acı yine, zihninde ona emir veren, yok sayılamayacak kadar yüksek bir ses halini alacaktı. Ama ah, kemikleri tekrar toparlanmadan, organları bir araya gelmeden, derisi birleşmeden, kan yeniden damarlarına pompalanmadan önce, bir süreliğine nirvanaya ulaşacaktı
Son yorumlar